Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aforizmalar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tanıtım Yazısı

İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi!

       24 Şubat 2020'de ilk blog yazımı yazdığımda internet sitemde gündeme, genel kültüre, topluma yönelik yazdığım yazıları bir sohbet havası eşliğinde yayımlamayı planlıyordum. Bu yüzden bloguma "İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi" mottosunu uygun bulmuştum.     Her insan içinde bir miktar huzursuzluk taşır. İşte bu huzursuzluk; insanı araştırmaya, üretmeye, yapmaya, sıradışı olana iter.     Kimisi maymun iştahlıdır: Kendini aramak adına bir şeyler yapmaya çalışır, vazgeçer. Kimi insan şanslıdır: Kendini çabucak bulur. Kimi insan talihsizdir: Kendini bulduğunu sanar ama kendini ebediyen kaybetmiştir.     Bu insanlar bir nebze de olsa huzuru bulmuştur. Onlar huzuru, huzursuzluklarını hissettikleri anda dışarı vermekle bulurlar.      Ahmed Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanı için husursuzluğun kitabı derler. Fernando Pessoa'nın da Huzursuzluğun Kitabı adlı bir eseri vardır. Oysa bütün kitapları oluşturan huzursuzluk düşüncesi değil midir?    Ken

Aforizmalar: Friedrich Nietzsche: "Tanrı Öldü, Tanrı Öldü, Tanrı Öldü."

       Vitrine yeni koyduğum 1001 Kitap adlı yazı dizimin ilk bölümünde popüler bir edebiyatçıyı ve eserini ele alırken popüler kültürün, bazı yazar ve eserlerini yüceltirken bunları kendine göre biçimlendirdiğinden bahsetmiştim.     Bir şey popüler diye "kötü" değildir. Bütün iyi şeyler de gözümüzün ötesinde olmaz.     Aforizma denildiğinde akla ilk gelen yazardır Nietzsche. Yaşadığı nörolojik bir problem sonrası çalışmalarını kırkar dakika aralıklarla devam ettirmek zorunda kalmıştır. Bu da onun keskin üslubunun ortaya çıkmasına neden olmuştur.     Nietzsche'nin herkesin anlayabileceği kadar açık ama bu açıkllığın da ancak ilgili kimseler tarafından anlaşılabilecek olmasının bir diğer nedeni kendisini bir nevi peygamber olarak görüyor olmasıdır. Onun metinleri ama özellikle de Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü bir kutsal metin mahiyetindedir.        Nietzsche, 15 Ekim 1884'te Almanya'nın küçük bir köyünde "Lütheryen" bir papazın oğlu