24 Şubat 2020'de ilk blog yazımı yazdığımda internet sitemde gündeme, genel kültüre, topluma yönelik yazdığım yazıları bir sohbet havası eşliğinde yayımlamayı planlıyordum. Bu yüzden bloguma "İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi" mottosunu uygun bulmuştum. Her insan içinde bir miktar huzursuzluk taşır. İşte bu huzursuzluk; insanı araştırmaya, üretmeye, yapmaya, sıradışı olana iter. Kimisi maymun iştahlıdır: Kendini aramak adına bir şeyler yapmaya çalışır, vazgeçer. Kimi insan şanslıdır: Kendini çabucak bulur. Kimi insan talihsizdir: Kendini bulduğunu sanar ama kendini ebediyen kaybetmiştir. Bu insanlar bir nebze de olsa huzuru bulmuştur. Onlar huzuru, huzursuzluklarını hissettikleri anda dışarı vermekle bulurlar. Ahmed Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanı için husursuzluğun kitabı derler. Fernando Pessoa'nın da Huzursuzluğun Kitabı adlı bir eseri vardır. Oysa bütün kitapları oluşturan huzursuzluk düşüncesi değil midir? Ken
El-cevap: Hayatımıza hiç almayarak ✍Erken uyu ve erken kalk: Bütün görgüsüz çomarlar geceleri ayaktadır. Sabahları erken uyandığında işi gücü olmayan bir kimseyle karşılaşma ihtimalin neredeyse yoktur. ✍Duygu Tüccarlarından Uzak Dur: Her görgüsüz çomar, aynı zamanda kırılgan bir modernlik düşmanıdır. Çağın zihniyetini iyi kavra. Duygusal olmaya çalışma. Sakın ola duyguların üzerinden statü elde etmeye çalışma. Duygularını tanı ve duygularının farkında ol. Duygusal olmayla duygulu olmayı karıştırma. ✍ Âni hareketlerden, Fevrîlikten, Öfkeli Olmaktan Kaçının: Çok iyi meziyetlere sahip olsan bile eğer sürekli öfkeliysen günün sonunda bir çuval inciri berbat edersin. O an karar alamıyorsan alma. ✍ Kendi Hayatının Sorumluluğunu Kendin Al: Karar almaktan da korkma. Aldığın kararların arkasında dur. Kendinden başka hiç kimseyle seçimlerinin kritiğini yapma. Başkalarının hayatı seni ilgilendirmediği gibi senin hayatın da kimseyi ilgilendirmez.