Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Politikasız Poetika etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tanıtım Yazısı

İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi!

       24 Şubat 2020'de ilk blog yazımı yazdığımda internet sitemde gündeme, genel kültüre, topluma yönelik yazdığım yazıları bir sohbet havası eşliğinde yayımlamayı planlıyordum. Bu yüzden bloguma "İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi" mottosunu uygun bulmuştum.     Her insan içinde bir miktar huzursuzluk taşır. İşte bu huzursuzluk; insanı araştırmaya, üretmeye, yapmaya, sıradışı olana iter.     Kimisi maymun iştahlıdır: Kendini aramak adına bir şeyler yapmaya çalışır, vazgeçer. Kimi insan şanslıdır: Kendini çabucak bulur. Kimi insan talihsizdir: Kendini bulduğunu sanar ama kendini ebediyen kaybetmiştir.     Bu insanlar bir nebze de olsa huzuru bulmuştur. Onlar huzuru, huzursuzluklarını hissettikleri anda dışarı vermekle bulurlar.      Ahmed Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanı için husursuzluğun kitabı derler. Fernando Pessoa'nın da Huzursuzluğun Kitabı adlı bir eseri vardır. Oysa bütün kitapları oluşturan huzursuzluk düşüncesi değil midir?    Ken

Politikasız Poetika: Şiirin Niceliği Üzerine

   Bu zamana kadar nitelikli şiir ve şiirin niteliği üzerine birçok yazı yazıldı ancak kimse şiirin niceliği üzerine birkaç söz söyleme endişesi duymadı.     Oysa şiirin niceliği sorununu çözmemiz, nitelik sorununu ortadan kaldıracaktır.     Öncelikle her popüler şey kötü değildir veya çok olan şey, değerini kaybetmez. Çünkü sanat eserleri paha biçilmezdirler ve cümlenin malumu olduğu üzere şâirler yazdıkları şiirler ve kitaplarla anılır. Sanat dünyasında "ne kadar çok aktif olmak, o kadar tanınmak" demektir. Sanatçı, üzerinde güzel bir şeyler üretmek zorunda olmanın baskısını hisseder. Tribünler, güzel oyun ister. Ancak bunun sürekli olmasını da talep eder. Ancak realitede bu, her zaman mümkün değildir. Şair, bazen içi oldukça boş şeyleri süslü cümlelerle söyler. Bazense hikmetli sözleri sanatsız bir şekilde ifade etmek zorunda kalır. O an şair için sonuç almak önemlidir ve buna göre davranır.     Sonuçta her şairin bir veya birkaç şiiri bilinir ve takdir edilir.

Politikasız Poetika: Sanatçı, Medenî Olandır

   Ülkemizde aydın sınıfının, yüzü Batı'ya dönük ve yüzünü Batı'dan çeviren olmak üzere iki gruptan oluştuğu söyleniyor.     Öncelikle memletimizde ortada ben aydınım diye gezenlerin hiçbiri gerçek anlamda aydın değil. Ülkenin gerçek aydınları, toplumdan kendini soyutlamış şekilde tek başına bir şeyler yapmaya çalışan, bir şeyleri değiştirmek için çaba sarf eden bir avuç insan. Onlar Ahmet'tir veya Mehmet'tir, hiç önemli değil. Zaten aydın oldukları, aydın kaldıkları için bir makam veya mevkiyle ödüllendirilmemişlerdir.     İkincisiyse aydınlanma - renaissance- Batı'da vuku bulduğundan ve Batı'ya özgü bir şey olduğundan Türkiye'de aydın yoktur. Münevver kelimesini kullanmak da bu Batı'ya özgülükten sıyrılmamızı sağlamaz.     Mesele zaten tam da burada kopuyor. Batı, kendi topraklarında aydınlanma denilen bu atılımı gerçekleştirebildiği için Doğu'yu geride bırakmayı başarabiliyor. Evet, belki birçok şeyin kaynağı Doğu coğrafyasındaydı. Ev

Politikasız Poetika: Sanat, Anlamlı Bir Şey Midir?

       Üçüncü sınıf yayınevleri garip garip eserler basmaya devam ederken cemiyetimizde sanatın, anlamlı bir şey olup olmadığı sorusu yeniden gündeme geldi.     Soruyu böyle sorduğumuzda sanatın, bir his aktarımından hareketle akılla fikirle bir ilgisi olmadığını iddia edebiliriz. Yüzeysel baktığımızda sanatı, bir his aktarımı olarak görürüz. Gerçekten de sanat, bazen ve biraz da his aktarımıdır ama sanatı tümüyle hislerden ibaret görmek bakış açısı eksikliğinden kaynaklanır.     Bir şeyi severiz veya bir şeyden nefret ederiz. Bu şey, bazen her şey olabileceği gibi şeylerin bir kısmı veya hiçbir şey de olabilir.  Bunun mantıklı bir sebebi yoktur. Ancak bizler bu duyguları, sonradan akla uydururuz. Buna, duygulara mantıklı sebepler bulmaya,  rasyonalizasyon  adı verilir.     Peki, kimsenin anlamadığı bir şey sanat olabilir mi? Sanat eseri, içerisinde öyle bir anlamı haiz olsun ki ondan bir şey anlaşılmasın. Böyle bir eser, sanat eseri olarak değerlendirilerilebilir mi? Saçma

Politikasız Poetika: Ön Söz Niyetine

   Edebiyat nedir? Edebiyat, aslında baktığınızda birçok şeydir. Bana göre edebiyat, en çok kendini ifade ediş biçimidir. Başkalarına göre başkadır. Belki bambaşkadır.     Biraz duygudur belki biraz akıl. Kimilerine göre edebiyat, bir dünya görüşüdür. Kimilerine göre huzur, kimilerine göre huzursuzluğun kaynağıdır.    Apolitik olmak, mevcut düzeni, düzensizliği onaylamaktır. Kaos, evrenin en önemli karakteridir. İnsanın varoluşu düzensizlikten faydalanmak değil düzensizlikten bir düzen oluşturmaktır. Hayatın değişken yapısı her düzeni, x süre sonra düzensiz kılacaktır. İnsan ancak bir düzen kurma çabasıyla varoluşunu gerçekleştirebilir.     Sanat da elbette politik bir şeydir. Tarık Buğra, edebiyatın baskı dönemlerinde geliştiğine vurgu yapar. Baskının en yüksek olduğu dönemlerde siyasî mesaj, belirli imgelerin arkasına sığınılarak verilir. Edebiyatın cilvesi de belki de buradadır.    Hazzı ertelemek, hazzın ötesine geçebilmek ve hazzın sona erdiği andaki o düşüşü engelleye